Türkiye, yıllardır otomotiv üretimi konusunda önemli bir merkez olma yolunda ilerliyordu. Ancak son gelen veriler, sektörde beklenmedik bir duraklama yaşandığını ortaya koyuyor. 2023 yılının ilk çeyreğinde otomotiv üretimi yüzde 9 oranında bir azalma göstererek, sektördeki endişeleri artırdı. Bu durum, üreticiler açısından birçok bilinmeyeni barındıran bir sürecin başlangıcı olabilir.
Otomotiv sektöründeki bu önemli daralmanın ardında yatan birçok etken bulunuyor. Öncelikle, global tedarik zincirinde yaşanan sorunlar, otomobil üretim süreçlerini doğrudan etkiliyor. Pandemi sonrası talep patlaması ile birlikte, parça tedarikinde yaşanan aksaklıklar üreticileri zor durumda bırakıyor. Özellikle yarı iletken sıkıntısı, otomotiv endüstrisinin lokomotiflerinden olan ülkemizde büyük bir sorun haline geldi.
Öte yandan, döviz kurlarındaki dalgalanmalar da üreticilerin maliyetlerini olumsuz etkiliyor. Dolar ve Euro'nun Türk Lirası karşısında yükselmesi, ithalat bağımlı olan otomotiv sektöründe fiyat artışlarını kaçınılmaz hale getiriyor. Bu durumda, tüketicinin alım gücünü azaltmakta ve talep daralmasına yol açmakta.
Yüzde 9'luk bu üretim azalışı, sadece otomotiv fabrikalarını değil, aynı zamanda sektöre bağlı yan sanayi işletmelerini de etkiliyor. Birçok firma, düşen üretimle birlikte iş gücü azaltma sürecine gidebilir. Bu durum, istihdam kaybı riskini artırıyor. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), bu olumsuz etkinin etkisini en aza indirmek için bir dizi önlem önerdi. Üreticilerin, iş gücünü koruyabilmeleri için alternatif finansman ve teşvik modellerine yönelmeleri gerektiği vurgulandı.
Ayrıca, piyasa araştırmaları, yıllık bazda otomotiv alımında önemli bir azalma olduğunu göstermekte. Tüketicilerin beklemede kalması ve mevcut ekonomik belirsizlikler, otomotiv satışlarını olumsuz etkiliyor. Araç sahibi olma isteğinin artmasına rağmen, tüketicilerin karar vermekte zorlandıkları görülüyor.
Tüm bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda, otomotiv sektöründeki bu %9’luk azalma, sadece bir rakam değil; aynı zamanda Türkiye'nin ekonomik dengeleri üzerinde derin etkiler bırakabilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Sektör temsilcileri, bu durumu atlatmak için gerekli adımların bir an önce atılması gerektiğini belirtirken, hükümetin de teşvik ve destek mekanizmalarını devreye almasi gerektiği ortaya çıkıyor.
Özetle, otomotiv üretiminde yaşanan %9’luk azalma, yalnızca rakamsal bir kayıp değil; geleceği tehdit eden bir süreç olarak dikkat çekiyor. Sektörün toparlanması için kullanılacak stratejiler, hem yerel hem de uluslararası düzeyde önemli bir belirleyici olabilir. Önümüzdeki süreçte, otomotiv sanayinin nasıl bir dönüşüm geçireceğini izleyeceğiz; ancak bu dönüşümün bir an önce gerçekleşmesi için tüm paydaşların ortak hareket etmesi gerektiği aşikar.