Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Adayı Özgür Özel, son dönemde gündemi meşgul eden seçim sistemine yönelik tartışmaları değerlendirerek, iktidarın sandığı ortadan kaldırmaya çalıştığını öne sürdü. Özel, uzun süredir gündemde olan bu durumun, demokrasi açısından son derece tehlikeli bir yaklaşım olduğunu ifade etti. Türkiye’nin demokratik geleceği açısından büyük önem taşıyan seçimlerin, halk iradesini yansıtan en temel mekanizma olduğuna dikkat çeken Özel, bu anlayışla hareket edenlerin, milli iradeye zarar vermekte olduğunu belirtti.
Seçimlerin, bir ülkenin siyasi geleceğini şekillendiren en önemli unsurlardan biri olduğunu vurgulayan Özgür Özel, “Bugün yaşadığımız koşullar, mili iradenin tecelli etmesini hedefleyen bir sistemden uzaklaşmamıza sebep oluyor. İktidar, kendi çıkarları için sandığı etkisiz hale getirmeye çalışıyor” dedi. Özel’in bu sözleri, muhalefet partileri arasında birliği pekiştiren ve halkın iradesine yönelik ortak bir duruş sergileme ihtiyacını ortaya koyuyor. Ülkenin demokratik değerlerini korumanın ancak halkın iradesine saygı gösterilmesiyle mümkün olabileceğini belirten Özel, bu noktada tüm siyasi partilere önemli görevler düştüğünü ifade etti.
Özgür Özel, demokrasi mücadelesinin öncelikle halkın sandık başına gitmesi ve iradesini göstermesi ile başlayacağını belirtti. “Seçimlerin adil ve eşit şartlarda yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle, tüm muhalefet partileri olarak birlik olmalı ve dik durmalıyız” diyen Özel, halkın demokrasiye sahip çıkması için daha aktif bir şekilde mücadele etmesi gerektiğinin altını çizdi. “Sonuç olarak, sandık her şeyden önce halkın sesidir. Onun ortadan kaldırılması, demokrasinin de rafa kaldırılması anlamına gelir” şeklinde konuştu.
Özel’in açıklamaları, yaklaşan yerel seçimler öncesinde muhalefetin nasıl bir strateji izleyeceğine dair önemli ipuçları sunmakta. Uzun bir süredir tartışma konusu olan seçim yasası değişiklikleri hakkında da konuşan Özel, bu değişikliklerin halkı değil, iktidarı koruma amaçlı olduğunu ileri sürdü. “Seçim güvenliğinin sağlanması ve halkın iradesinin vicdanında birileri tarafından sorgulanmaması gerekiyor. Ancak bu şekilde Türkiye’deki adalet ve eşitlik sağlanabilir” dedi. Özel’in bu durumu net bir şekilde ifade etmesi, seçmenlerin gözünde muhalefetin mücadeleci kimliğini pekiştiriyor.
Bu bağlamda, önümüzdeki süreçte sandık güvenliğine ve seçimlerin adil bir şekilde gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalara hız verilmesi gerektiğini kaydeden Özgür Özel, "Hukukun üstünlüğü ve adalet için mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Tek gayemiz, demokratik bir Türkiye'yi yeniden inşa etmek" açıklamasında bulundu.
Özgür Özel’in bu sert çıkışları, iktidar partisinin geçmişte birçok kez yaptığı seçim müdahaleleri ve usulsüzlük iddialarını yeniden gündeme getirdi. Bu gelişmelerin ardından muhalefet partileri arasında bir strateji belirleme ihtiyacı doğmuş durumda. Özel’in çağrısına, diğer muhalefet liderlerinin de katılması, Türkiye’nin demokratik geleceği için hayati bir adım olabilir. Zira, seçimlerden önce atılacak her adım ve yapılacak her çağrı, demokrasinin korunması adına büyük bir öneme sahip.
Sonuç olarak, Özgür Özel’in açıklamaları, sadece CHP’nin değil, tüm muhalefetin ortak bir duruş sergilemesi gerektiği konusunda önemli bir işaret fişeği olarak değerlendirilebilir. Toplumun geniş kesimlerinin, demokrasi ve adalet arayışına katkıda bulunması için harekete geçmesi gerektiği ise bir diğer gündem maddesi olmaya devam ediyor. Sandık, sadece bir seçim aracı değil; halkın iradesinin yansıdığı kutsal bir mekandır. Bu nedenle, tüm partilerin bu meseleye gereken önemi vermesi, Türkiye’nin geleceği açısından vazgeçilmez bir sorumluluktur.