7 bin 300 gün, bir insan ömründe büyük bir zaman dilimi. Tam olarak 20 yılın üstündeki bu süre, kaybolan bir yaşamın izini sürmek için mücadele edenlerin göz önünde yaşadığı tarifsiz bir acıyı da beraberinde getiriyor. Bugün 2023 yılındayız ve kaybolduğunda sadece 14 yaşında olan İlayda, hala hayatta olup olmadığını bilmeden herkesin gönlünde bir umut ışığı olmaya devam ediyor. İlayda'nın yüksek teknolojili yöntemlerle aranması ise kendisine dair umutları canlı tutmakta önemli bir rol oynuyor. Bu noktada yapay zeka uygulamalarının sağladığı olanaklar, kaybolanların bulunmasına dair yeni bir ışık yakmayı vaat ediyor.
İlayda'nın kaybolması, ailesi, arkadaşları ve tüm sosyal çevresi üzerinde derin bir etki bırakmış durumda. 2002 yılında İstanbul’un çeşitli yerlerinde kaybolduktan sonra, arama kurtarma ekipleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından arama çalışmaları başlatılmış fakat henüz bir sonuç alınamamıştır. O günden beri ailesi, İlayda'nın bulunacağı günü umutla beklerken, her geçen gün yaşadıkları acı da katlanarak büyümektedir. 2021 yılında, kayboluşunun 19. yılı geride bırakıldığında, durumu yeniden değerlendirmek isteyen aile yakınları, yapay zeka ve diğer teknolojik gelişmelerin sunduğu imkanları kullanmaya karar verdiler.
Gelişen teknoloji, günümüzde kaybolan bireylerin bulunmasında devrim niteliğinde çözümler sunmaktadır. Yapay zeka uygulamaları, kaybolmuş insanların kimliklerini tanımada ve bulmada önemli adımlar atmaktadır. İlayda’nın fotoğrafı üzerinden yapılan derin öğrenme algoritmaları, benzer fiziksel özelliklere sahip bireylerin tespit edilmesini sağlamaktadır. Bu tür teknolojiler, sosyal medya platformları ve diğer çevrimiçi alanlarda, kaybolan kişilerin daha fazla insana ulaşmasını sağlamaktadır.
Bu süreçte, İlayda'nın ailesi tarafından oluşturulan özel bir uygulama, İlayda’nın kaybolduğu bölgeyi ve çevresel faktörleri göz önünde bulundurarak olası gördükleri kişilerin ve mekanların listesini genişletmeyi amaçlıyor. Uygulamada, kullanıcılar, İlayda'nın özelliklerini taşıyan kişileri tespit ederek, bu kişilerin bilgilerini ve yerlerini paylaşabiliyor. Böylece hem yapay zeka destekli bilgisayar teknolojisi, hem de toplumun aktif katılımı sayesinde arama çalışmaları hız kazanmış olmuştur.
Yapay zekanın sunduğu bu teknolojik imkanlarla birlikte, ailenin İlayda’nın kaybolduğu gün ve çevresiyle ilgili yeni ipuçları elde etme şansı da doğmuş durumda. Kayıp genç kızın ailesi, sosyal medya üzerindeki paylaşımların bu şekilde artması ve insanların farkındalık yaratması ile İlayda'nın bulunacağına dair ümitlerini taze tutuyorlar.
Bunun yanı sıra, yapılan destekleyici kampanyalar ve organizasyonlar, insanların kayıplarına karşı olan duyarlılıklarını artırarak, bu tür durumlarda tüm toplumu bir araya getirmektedir. Kayıp İlayda için düzenlenen etkinlikler ve sosyal medya kampanyaları dahilinde, insanların bilgilendirilmesi ve toplumsal bir dayanışma oluşturması hedeflenmektedir. Unutulmaması gereken, kaybolmuş bir bireyin bulunmasının ötesinde önemli olan, ailenin yaşadığı duygusal süreç ve toplumun bu konuda duyarlı olabilmesidir.
Bu bağlamda, İlayda'nın durumu birçok kayıptan bir anı olarak kalmamalıdır. Kayıp insan sayısının her geçen gün artmasını engellemek ve yaşanan bu tür acıların bir daha yaşanmaması için günümüz teknolojilerini etkin bir şekilde kullanmak, toplumun tüm kesimlerinin yükümlülüğü olmalıdır. Bu tür durumların önlenebilmesi ve mevcut kayıpların bir an önce bulunabilmesi için toplumsal dayanışma ve hukuk sistemlerinin desteği büyük önem taşımaktadır.
Kayıp İlayda’nın hikayesi, yalnızca onun değil, tüm kaybolmuş bireylerin sesi olmayı hedefliyor. Yapay zeka teknolojisinin sunduğu olanaklar, bilinçli bir toplum oluşturma yolunda önemini artırırken, İlayda'nın bulunması için verilen mücadelede herkesin katkısına ihtiyaç duyuluyor. Umarız ki, İlayda bir gün ailesine kavuşacak ve bu uzun süren bekleyiş sona erecektir. Tüm Türkiye’nin gözleri İlayda'nın ardından açılan bu yeni dönemde, umutla beklemekte ve destek olmaktadır.