İstanbul açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, hem yerel hem de uluslararası alanda büyük yankı uyandırdı. 25 Ekim 2023 tarihinde saat 14:30 sularında meydana gelen bu sarsıntı, özellikle Marmara bölgesinde yaşayan halk arasında paniğe neden oldu. Depremin ardından denizde oluşan dalgalar, uzmanların dikkatini çekerken, birçok vatandaş, yaşadığı ani sarsıntının etkisiyle evlerinden dışarı çıkmak zorunda kaldı.
Depremin merkez üssü, İstanbul'un kuzeydoğusunda, yaklaşık 15 kilometre derinlikte yer alan Marmara Denizi'nin açıklarında belirlendi. Depremin hem büyüklüğü hem de derinliği, kıyı bölgelerinde hissedilirken, bazı ilçelerdeki binalarda da hasar raporları geldi. Uzmanlar, bu büyüklükteki bir depremin, yer kabuğundaki hareketlerin getirdiği doğal bir sonuç olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin aktif fay hatları üzerinde yer aldığını unutmamak gerekiyor. Bu nedenle, gelecekte benzer sarsıntıların yaşanması kaçınılmaz olabilir.
Depremin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve AFAD, olası zararların tespit edilmesi amacıyla geniş çaplı bir değerlendirme süreci başlattı. Ayrıca, depremin ardından halk arasında yayılan asılsız haberler ve korku dolu hikayeler, sosyal medya üzerinden hızla yayıldı. Bu durum, yetkililerin de dikkatini çekerek kamuoyunu doğru bilgilendirme amacıyla basın toplantıları düzenlenmesine neden oldu. İstanbul Valisi, yaptığı açıklamada, "Şu anda olumsuz bir durum söz konusu değil. Ekiplerimiz, zarar tespit çalışmalarıyla sahada aktif bir şekilde görev alıyor" ifadelerini kullandı. Bu açıklama, halk arasında bir nebze olsun rahatlamaya yol açtı.
Deprem sonrası denizde yükselen dalgalar, sarsıntının büyüklüğüyle doğru orantılı olarak gelişti. Balıkçılar ve denizciler, deniz koşullarının tehlikeli hale geldiği konusunda uyarılar yaptı. Uzmanlar, tsunami riski konusunu da gündeme getirerek, "Yüksek dalgalara karşı dikkatli olunmalı. Ancak şu an için tsunami tehlikesi yok" şeklinde bilgilendirmelerde bulundu. Bu bağlamda, güvenlik ekiplerinin deniz alanlarında sürekli devriye gezdiği bildirildi.
İstanbul'da yaşayanlar, depremin ardından sosyal medya üzerinden deneyimlerini paylaştı. Birçok kişi, sarsıntının kendilerini nasıl etkilediğini ve evdeki eşyalarının düşmesiyle neler yaşadığını anlattı. Yasaklı alanlar ve gözlemlenen hasarlı binalara dikkat çekilerek, deprem sonrası yaşanan panik anları duyuruldu. Bazı vatandaşların, depremin ardından meydana gelen duygusal ve psikolojik etkiler üzerine de yazılar kaleme aldığı görüldü.
Öte yandan, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) yer bilimleri uzmanlarından elde edilen verilere göre, Türkiye’nin muhtemel bir büyük deprem için hazırlık seviyesinin yetersiz olduğu belirtildi. Uzmanlar, depreme hazırlık amacıyla gereken önlemlerin alınmasının ve kamu bilincinin artırılmasının aciliyet arz ettiğini vurguladı. İstanbul'un, deprem kuşağında yer alması nedeniyle inşaatların güvenli bir şekilde yapılması gerektiğinin altı çizildi. Deprem sonrası, bu alanda atılacak adımların önemi daha da belirginleşmiş oldu.
Sonuç olarak, İstanbul'da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, hem yerel halk için hem de ülke genelinde deprem bilincinin arttırılması açısından bir uyarı niteliği taşıyor. Gelişmelerin yakından takip edilmesi ve vatandaşların bilgilendirilmesi, olası bir kriz anında daha hazırlıklı olmamıza yardımcı olabilir. Can ve mal güvenliğini korumak amacıyla atılacak adımlar, toplum için büyük önem taşıyor.