Geçtiğimiz hafta, İsrail ordusunun Gazze'nin merkezinde bulunan El-Ehli Baptist Hastanesi'ne gerçekleştirdiği hava saldırısı, dünya genelinde büyük bir infial yarattı. Bu olay, Ortadoğu'daki çatışmaların ne denli karmaşık ve derinlemesine bir yapıya sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Sağlık kuruluşlarına yönelik saldırılar, savaş hukukuna aykırı olduğu gibi, insani değerler açısından da kabul edilemez. El-Ehli Baptist Hastanesi'ne yapılan saldırının detaylarına ve bu durumun uluslararası ilişkiler üzerindeki etkilerine yakından bakacağız.
İsrail hükümeti, son zamanlarda Gazze'deki militan gruplara karşı yoğun bir askeri operasyon yürütmektedir. El-Ehli Baptist Hastanesi'nin, Hamas'a ait olan bazı unsurlar tarafından kullanıldığı iddiası, saldırının gerekçesi olarak gösterilmektedir. Ancak bu açıklamalar, sağlık tesislerinin dokunulmazlığı ilkesini ihlal etmekte ve uluslararası kurallara aykırı bir durumu ortaya çıkarmaktadır. Uluslararası hukuk, savaş sırasında sağlık kuruluşlarının korunmasını güvence altına alır; dolayısıyla, bu tür bir saldırının meşrulaştırılması oldukça tartışmalıdır.
Hava saldırısının gerçekleştiği gün, bölgedeki insani durum zaten kötüydü. Gazze'de yaşayan sivillerin büyük bir bölümü, çatışmaların yıkıcı etkileri nedeniyle zor koşullar altında yaşamakta ve acil tıbbi hizmetlere ihtiyaç duymakta. Böyle bir ortamda hastanelere yönelik yapılan saldırılar, yaşanan insani krizi daha da derinleştiriyor. Saldırının hemen ardından, hastanenin çevresinde büyük bir panic yaşandı. Hastanede tedavi gören hastalar ve sağlık personeli canı pahasına korunmaya çalıştı. Şu anda bölgedeki sağlık sisteminin nasıl etkileneceği ise bilinmiyor.
Hava saldırısından sonra, uluslararası toplumdan gelen tepkiler sert oldu. Birçok sivil toplum kuruluşu ve insan hakları örgütü, saldırıyı kınadı ve İsrail'in bu eyleminin savaş suçu olarak değerlendirilebileceğini belirtti. Birleşmiş Milletler de, hava saldırısının derhal araştırılmasını talep etti. BM Genel Sekreteri, "Sağlık tesisleri, savaşlar sırasında korunmalı ve saygı gösterilmelidir" diyerek uluslararası hukukun önemine dikkat çekti. Birçok ülke, sağlık hizmetlerine yönelik saldırıların kabul edilemez olduğunu vurguladı ve bu olaya karşı çıkarak diplomatik kanallardan yanıt almak için harekete geçti.
Öte yandan, El-Ehli Baptist Hastanesi'nde yaşanan bu olay, Gazze'deki insani krizin daha da derinleşmesine sebep oldu. Hastanede tedavi gören hastalar, bombalar altında hayatta kalmaya çalışırken, sağlık çalışanları da büyük bir fedakarlık göstererek hayat kurtarmaya çalıştı. Ancak yaşanan saldırı, hastanenin hizmet verme kapasitesini ciddi şekilde azalttı ve birçok hastanın yaşamını riske attı. Bu tür olaylar, bölgedeki insani felaketi artıracak ve hastanelerin işlevini önemli ölçüde zayıflatacaktır.
Saldırı sonrası ortaya çıkan görüntüler, dünya genelinde sosyal medya üzerinden hızla yayıldı ve insanların bu duruma dikkat çekmesini sağladı. Görüntülerde, yıkılan hastane binası, korkmuş hastalar ve sağlık çalışanlarının çaresizliği yer aldı. Bu durum, dünya gündeminde daha fazla yankı bulacak gibi görünüyor ve basında geniş bir şekilde yer bulacaktır. İnsani yardım kuruluşları, bölgeye acil yardım göndermek için seferber olurken, diğer taraftan dünya çapında protestolar da etkisini göstermeye başladı.
Sonuç olarak, El-Ehli Baptist Hastanesi'ne yapılan saldırı, Ortadoğu'daki çatışmaların karmaşıklığını, sağlık tesislerinin korunmasının önemini ve uluslararası hukukun ne denli çiğnendiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu tür olayların son bulması için uluslararası toplumun daha etkin bir şekilde devreye girmesi ve savaş suçlarının takip edilmesi gerekmektedir. Ülkeler, insani değerleri koruyacak ve savaşa son verecek yollar bulmak için ortaklaşa mücadele etmelidir. Aksi takdirde, sivil halkın cesareti ve dayanışı böyle acımasız savaş ortamlarında sınanmaya devam edecektir.