87 yaşında olmasına rağmen, hayatına dokunan zanaatın tutkusunu yitirmeyen Halil Usta, unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarını yaşatmak için her gün atölyesine gidiyor. Küçük yaşlardan itibaren ustasının yanında çıraklık yaparak zanaat hayatına adım atan Halil Usta, yılların verdiği deneyimle el emeği ürünlerini geleneksel yöntemlerle üretmeye devam ediyor. El becerisi ve sanata olan sevgisiyle çevresine ilham kaynağı olan Usta, genç nesillere de zanaatın inceliklerini aktarıyor. Bugün hala eski usul yöntemlerle çalışan Halil Usta'nın yarattığı eserler, sadece ürün olmaktan öte, birer kültürel miras niteliği de taşıyor.
Halil Usta, çocukluğunda ailesinin dayanışma içinde olduğu, zanaatkarlığın ayrılmaz bir parçası olduğu bir evde büyüdü. Kendi köylerinde çırak olarak başladığı mesleği, zamanla büyük bir tutku haline dönüştü. İlk olarak büyük babasından ve babasından öğrendiği geleneksel yöntemler, onu sadece bir zanaatkar değil aynı zamanda kültürel bir taşıyıcı haline de getirdi. “El emeği göz nuru” olarak tanımladığı işleriyle, her bir parçasında geçmişten gelen izleri taşımayı ve bu değerleri yaşatmayı kendine görev bildi. Yıllar geçmesine rağmen, mesleğine duyduğu sevgi ve bağlılık onu çalışmaya teşvik etti. Ayrıca, her yeni neslin zanaatın kıymetini anlaması ve yaşatması için bir kaynak olmasına da özen gösterdi.
Atölyesinde, orijinal yöntemlerle yaptığı ahşap oymacılığı, dokuma ve seramik gibi birçok geleneksel el sanatı ürünleri bulunuyor. Halil Usta, her bir eseriyle izleyenlere sadece bir iş değil, aynı zamanda bir hikaye sunuyor. El yapımı ürünleri, özel günlerde hediye olarak tercih edilen birer sanat eseri haline gelirken, özgünlüğü de her zaman ön planda tutuyor. Halil Usta, eserlerinin her birinin kendi içinde bir değer taşıdığına inanıyor ve onu yaratan her zanaatkarın emeğini yüceltiyor.
Son yıllarda geleneksel el sanatlarına olan ilginin yeniden arttığını kaydeden Usta, özellikle gençler tarafından bu mesleğe olan yönelimin de çok önemli olduğunu düşünüyor. “Benim öğretmek istediğim sadece zanaat değil, aynı zamanda bu işin ardındaki kültürü de öğretmek” diyor. Halil Usta, ilham verdiği genç zanaatkarlar için hem bir mentor hem de arkadaş olmayı seviyor. Yılların tecrübesini paylaşarak, unutulmaya yüz tutan sanat biçimlerini canlandırmayı hedefliyor.
Üretimlerinin yanı sıra, çeşitli eğitim seminerleri ve atölyeler düzenleyerek halkın bu tür sanatlara olan ilgisini artırmayı amaçlıyor. Geleneksel el sanatlarının sadece ticari değeri değil, aynı zamanda kültürel ve sanatsal yönünü de öne çıkarmak istiyor. Bu bağlamda, her yıl çeşitli festivallere katılarak, el işçiliğinin önemini vurgulayan sergilerde yer almak için çaba gösteriyor. Böylece, kendi sanatına olan saygısını yeni nesillere aşılamayı amaçlıyor.
87 yaşındaki Halil Usta'nın yaşamı, sadece bir zanaatkar olarak değil, aynı zamanda bir kültürel mirasın koruyucusu olarak da değerlendirilmeli. Gördüğü ilgi ve sevgiyi, hem işine karşı duyduğu tutku hem de yüreğinde taşıdığı bu sanata sevgiyle harmanlıyor. Halil Usta, her yaştan insanı zanaatın büyülü dünyasıyla buluşturmayı, hayatının amacı haline getirmiş durumda. El emeğiyle yarattığı eserler, hem geçmişin izlerini taşırken hem de geleceğe umutla bakan bir nesil oluşturmak için birer ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Unutulmuş el sanatlarının yeniden canlandığı bu günlerde, Halil Usta'nın cesareti ve azmi, bizi kendi köklerimize döndürerek, kültürel değerlerimizi koruma ve yaşatma konusundaki sorumluluğumuzu hatırlatıyor. Zanaatın yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu anlatan Halil Usta, el işçiliğinin ruhunu taşıyor. Ahşap, seramik ve dokuma gibi el emeği ürünlerin her biri, onun hikayesini ve bu sanatların yaşaması için verdiği mücadeleyi gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, 87 yaşında hâlâ mesleğini büyük bir aşkla sürdüren Halil Usta, bizlere sadece bir zanaatkar değil, aynı zamanda kültürel bir elit taşıyıcı olduğunu kanıtlıyor. Onun hikayesi ve eserleri, her birimizin geleneksel el sanatlarına olan duyarlılığımızı artırmak için bir davet niteliği taşıyor. Zanaat ve sanata olan bu tutku, geleceğe taşınacak bir değer olarak karşımıza çıkıyor.